Kaç obez diyet sözcüğünü duyduğunda gerilime girmez?
Hiçbir vakit bu yüzyılda olduğu kadar obezitenin konuşulmadığına emin olablirsiniz.
Daha evvel bu türlü küresel bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmadığımızdan ötürü, tahlil denemeleri son derece acemi ve son derece başarısız bir halde devam ediyor.
Ülkemizdeki obezite tehlikesinin ciddiyetini anlamak için sokaklara bakmak kâfi, Her gördüğümüz ortalama iki şahıstan biri kilo sorunu (obezite) yaşıyor.
Dünya genelinde obezite ile uğraşta kullanılan bütün diyet modellerinin ortalama muvaffakiyetinin %8 olduğunu biliyor musunuz?
Neden başarısız ?
Ve
Neden kalıcı sonuçlar elde edemiyoruz ?
Ben uzun yıllardır diyabet hasta takipleri yapıyorum,
Diyabet hastalarımın beslenmelerini düzenlemeyi tedavimin bir modülü olarak düşünüyorum.
Aksi halde yalnızca ilaç tedavisiyle şeker düzeyi denetiminin mümkün olmadığına inanıyorum.
Diyabet hastaları için diyet uygulamaları genelde az az ve sık sık yemek modeli idi,
Az az ve sık sık yemek yiyen hastaların şeker düzeyini denetim etmek için daha fazla insülin tedavisi uygulamasına ihtiyaç duyardım,
Fazla insülin tedavisi uygulandıkça hastalarda daha fazla acıkma atakları olurdu, bunun sonucunda daha çok yemek zorunda kalan hastalar ise kilo alırdı.
Kısır döngü şöyle devam ederdi, kiloya nazaran insülin düzenlenir ve her üç ayda bir insülin dozu da artardı.
Bir yerde yanılgı vardı ve ben bunu bulmaya karar verdim.
Hastalarımın beslenmelerini kendim düzenleme kararı verdim.
Az az ve sık sık yemek yerine acıkmadan yememek ve
Glisemik indeksi düşük besinlerle doyasıya yeme kuralı getirdim.
Obezite hastalarıma glisemik indeksi yüksek olan pahalı besinlerin glisemik indekslerini düşürme prosedürlerini öğrettim.
Sonuçlar çok şaşırtan idi,
Bu tedavi sistemi ile daha güçlü kan şekeri denetimi ve daha az ilaç gereksinimi,
Sonrasından hastalar kilo vermeye başladı.
1 dakika okuma süresi
