Bireyi diğer canlılardan ayrıştıran en önemli özelliklerden biri, beslenme, korunma, ait olma gibi temel gereksinimlerini karşılayabilmek için başkalarıyla ilişki kurabilmesi ve bu ilişkileri sürdürebilme becerisidir. İnsan dünyaya geldiği andan itibaren temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ilk olarak kendisine bakım veren kişiyle temasa geçer. Bireylerin yaşamın ilk yıllarında annesiyle ya da bakıcısıyla geliştirdiği bu ilişki bağlanma kavramıyla açıklanmaktadır. Bağlanma, bireylerin erken çocukluk yıllarında oluşan temel bakım veren kişi ile arasında geliştirdikleri güçlü duygusal bağlar olarak tanımlanmaktadır (Bowlby, 1982). Erken çocukluk döneminde gerçekleşen bağlanmanın çocukluk yılları ile yetişkinlik dönemi arasında bir köprü oluşturduğu belirtilmektedir. Bireyler bakım verenleriyle geliştirdikleri güven duygusunu içselleştirmekte ve başkalarıyla kurdukları ilişkilerinde de bu zihinsel temsillere göre davranmaktadır. Bireylerin bağlanma davranışının niteliği yetişkinlik döneminde kuracağı ilişkilerindeki beklentilerini, ihtiyaçlarını, davranışlarını etkilemektedir. Aile ilişkileri, arkadaşlık gibi ilişki örüntüleriyle birlikte bireylerin hem duygusal hem de fiziksel ihtiyaçlarını karşılayan dinamiklerden biri de romantik ilişkilerdir. Romantik ilişkiler, çiftler arasında sevgi ve aşkı temel alan, karşılıklı olarak güven, yakınlık, eşitlik, bağlılık gibi birçok ihtiyacın karşılandığı bireylerin birbirlerini tamamladığı bir bağlanma şekli olarak ifade edilmektedir. Evlilik, romantik ilişkiler arasında bir kadınla bir erkeğin aile kurmak için kanunlara uygun olarak bir araya geldikleri ilişkiler sistemidir. Evlilik ilişkisi bağlanma stilleriyle yakından ilişkilidir. Erken çocukluk yıllarında temel gereksinimlerini karşılama sorumluluğu olan kişilerle, yetişkinlik döneminde akranlar ve eşler benzer süreçleri yerine getirirlerse bağlanma stilleri aktarılmaktadır. Çocuklarda bağlanma, tek taraflıdır, yetişkinlerde ise karşılıklı etkileşime dayanmaktadır. Çocuklarda ilgi ve sevgi ihtiyacının karşılanması bulunurken, yetişkinlerde karşılıklı sevgi ve güven ön plana çıkmaktadır. Yetişkin romantik ilişkilerinde bağlanma süreci iki yönlüdür. Her iki taraf da gerektiğinde hem bakım ve destek veren hem de bunu alan kişi olur. Yetişkin bağlanma sürecinde sürecin iki yönlü olması için partnerlerin ortak amaçlara sahip olması gerekmektedir. Eşlerin birbirlerine destek olmaları güvenli bir liman oluşturmaktadır. Bağlanma kuramı temel alınarak yetişkinlerdeki yakın ilişkiler açıklanabilmektedir. Yetişkinlik döneminde eşler bağlanma figürü olarak yer almaktadır bu sebeple bağlanma stilleri eşler arasında duyguların ve düşüncelerin biçimlenmesinde rol oynamaktadır. Bireylerin eşleriyle kurdukları ilişki dinamiği bağlanma stillerine göre farklılık göstermektedir. Hazan ve Shaver (1987) yaptıkları çalışmalarda yetişkinlerde bağlanma stillerini kaçıngan, kaygılı/kararsız ve güvenli olmak üzere üç grupta toplamıştır. Güvenli bağlanma stiline sahip bireylerin evlilik ilişkilerinde daha mutlu, güvende hissettiği, kaygılı bağlanma stilinde olan bireylerin sürekli olarak ilişkide iniş çıkışların içerisinde olduğu belirtilmektedir. Kaçıngan bağlanan bireylerin ise yakınlıktan korktukları için sevgiyi kol mesafesinde tuttuğu belirtilmektedir.
Güvenli Bağlanma Stili Evlilik İlişkisini Nasıl Etkiler?
Çocukluk yıllarında aileleriyle yakın ilişki içerisinde olan bireylerin güvenli bağlanma gerçekleştirdiği ve yetişkinlik dönemlerinde kendilerini ihtiyaçlarını karşılayabilir bir konumda gördükleri için güvende hissettikleri belirtilmektedir. Bebeğin bakım vereni ile arasında kabul edilebilir bir yakınlığın olması ona güvenli bir üs sağlamaktadır. Bu durum çocuğun ihtiyacı olduğunda güvenebileceği birilerinin varlığını hissetmesine ve yalnız olmadığı algısını oluşturmaktadır. Güvenli bağlanan eşler birbirlerine destek vermekte ve ilişkide güvenli bir alan oluşturmaktadır. Uzun süreli ve uyumlu bir evlilik ilişkisi içerisinde olan çiftler güvenli bağlanma stiline sahip olanlardır. Eşlerin her ikisinin de güvenli bağlanma stiline sahip olduğu evliliklerde, evliliklerin daha fazla olumlu değerlendirildiği, eşlerin yakınlık içinde olduğu ve aralarındaki çatışmanın az olduğu ifade edilmektedir. Güvenli bağlanma gerçekleştiren bireyler sevgisini rahatlıkla ifade edebildikleri için evlilik ilişkilerinden memnun oldukları gözlenmektedir. Güvenli bağlanan eşlerin kendi arasında dayanışma içerisinde oldukları, birbirlerine güven duydukları, ilişkilerine olan bağlılıkları ve ilişkiden aldıkları doyumun daha fazla olduğu belirtilmektedir.
Kaygılı Bağlanma Stili Evlilik İlişkisini Nasıl Etkiler?
Kaygılı-kararsız bağlananların kendilerine ve ilişkiye yönelik problemleri vardır. Bu bireylerde sürekli kaygı durumu görülmektedir ve kendilerini sevilmeye layık görmemektedirler. Desteğe çok ihtiyaçları vardır bu durum bağımlı kişilik özelliği geliştirmelerine sebep olmaktadır. Kaygılı bağlanma stiline sahip olanlar ise yakınlık konusunda ikircikli duygular beslemektedir. Sürekli duygusal iniş-çıkışlar yaşamaktadır. Evlilik ilişkisi içerisinde olan kaygılı bireyler, ilişkinin içerisinde daima tetikte oldukları eşlerinin kendilerini sevip sevmediği, gerçekten onunla kalmak isteyip istemediği konusunda endişelidir. En küçük tehditi bile hızla fark eder, olumsuz durumları abartırlar. Kaygılı bağlanmaya sahip bireylerin ilişkilerinde yakınlığı korumak için güçlü arzuları bulunmaktadır. Bu bireyler güven duygusunu “kontrol” çerçevesinde organize ettiği için eşinin kendisine olumlu tepki vermesi ile kendine güvenini sağlar, kontrolü dışına çıkması ile de ihanete uğradığını düşünmektedir. Eşlerin bağımsızlığına izin vermemekte, aşırı kıskançlık ve tutku göstermekte ve bu davranışları ilişki içerisinde çatışmaya neden olmaktadır. Eşlerinin kendilerine uygun olup olmadığı ve onların kendi ihtiyaçlarına karşılık verebileceği ile ilgili yoğun bir şekilde kaygı yaşamaktadırlar. Kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin evlilik ilişkilerindeki memnuniyet düzeyleri düşük olduğu ve ilişkilerinde tatminsizlik yaşadıkları için ilişkilerinin ayrılıkla neticelendiğini belirtilmektedir. Yakın ilişki kurmayı istemelerine rağmen, yaşamış oldukları güvensizlik ve korkular bu isteğin gerçekleşmesini engellemektedir.
Kaçıngan Bağlanma Stili Evlilik İlişkisini Nasıl Etkiler?
Kaçıngan bağlanma stiline sahip olanlar bir başkası ile yakın ilişkiler kurarken sıkıntıya girmektedir. Partnerlerine güvenmekte ve bağlanmakta güçlük çekmektedir. İçe dönük ve soğuktur, duygularını ifade etmekten kaçınırlar. Evlilik içerisinde ortaya çıkan problemleri çözme ile fazla ilgilenmemektedir. Eşlerinin gereksinimlerinin, sıkıntılarının farkında olmaz, eşlerinin yakın olma isteği karşısında huzursuz olmaktadır. Eşi ile arasında bir mesafe olmasını ister. İşine, hobilerine ilişkisinden daha fazla öncelik verir. Evlilikten beklentisi düşüktür. Kendine yeterli olmayı tercih eder. Çatışmadan kaçınır ya da küskünlükle tepki verir. Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin evliliklerinden aldıkları doyumlarının düşük olduğu belirtilmektedir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.