Ayrılık anksiyetesi bozukluğu, en az 4 hafta süreyle çocuğun bakım veren kişiden ayrıldığında yaşına ve bilişsel düzeyine uygun olmayan bir tepki göstermesidir.
Yapılan araştırmalar Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğunun temelinde 0-3 yaştaki bağlanma biçimlerinin ve özelliklerinin rol oynadığını ve kurulan bağın niteliğinin çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini etkilediğini vurgulamaktadır. Klinik olarak bu çocuklarda bakım veren kişiden veya evden ayrıldıklarında ya da herhangi bir ayrılık beklenen durumun içine düştüklerinde tekrarlayıcı biçimde aşırı huzursuzluk, sıkıntı, mutsuzluk ve bu durumlara eşlik eden bedensel yakınmalar (karın ağrısı, kusma, iştahsızlık, mide bulantısı…vb.) görüldüğü dikkat çekmektedir. Bu gibi durumlarda çocuklar yalnız uyumayı reddedebilir, kendi yatağında yatıyorken anne baba ile uyumayı isteyebilir, uykudan ağlayarak uyanıp kabus gördüklerini söyleyebilirler.
Bununla birlikte çocukluk çağında ayrılık anksiyetesi bozukluğunun yaşanması çocuğun okulla ilgili işlevsellikte gerek akademik görevler gerekse sosyal beceriler ve akran ilişkileri açısında yetersizlik yaşamasına sebep olur. Ayrıca ayrılma anksiyetesi yaşayan çocukta, karşısındaki insana güvenememe, yanında rahat hissedememe ve çekinme gibi zorluklar baş gösterebilir. Bu zorluklarla yaşayan çocuk okul çağında genellikle akranları tarafından zorbalıklara maruz kalabilir. Bu noktada çocuk, maruz kaldığı zorbalıktan dolayı anksiyete seviyesinde artış, depresyon, yalnızlık ve özgüven düşüklüğü yaşayabilir.
Ayrılık anksiyetesi bozukluğunun ortaya çıkışında rol oynayan etmenler genetik ve çevresel faktörler olarak ikiye ayrılabilir. Genetik etmenlerin yanı sıra çevresel etmenlerin de ayrılık anksiyetesi bozukluğunun gelişiminde çok önemli bir yeri vardır. Stresli yaşam olayları ve travmalar sonrasında çocuklarda ayrılık anksiyetesinin başlaması klinik uygulamalarda çok sık rastladığımız bir durumdur. Bir yakınının veya ev hayvanının ölümü, taşınma, ebeveynlerin boşanması, bağlanma figürlerinden ayrı kalınmasına yol açabilecek felaketler, okula yeni başlama ve okul değiştirme, kaygının başlamasını tetikleyebileceği söylenebilir. Bu nedenle başvuru öyküsünün alanında uzman kişiler tarafından çok iyi bir şekilde değerlendirilerek, doğru tedavinin uygulanması son derece önemlidir.
Ayrılma anksiyetesi bozukluğunun tedavisi çocuk, aile ve çocuğun bulunduğu diğer çevreleri de kapsayacak şekilde planlanmalıdır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.