Dudak Dolgusu, dudakların daha kalın ve daha dolgun olmasını isteyen şahısların tercih ettiği bir süreçtir. Yüz dolgusu ile ortasındaki en büyük fark, dudak dolgusu için kullanılan hyalüronik asitin dudak yapısına özel olarak formülize edilmiş olmasıdır. Yüzümüzün başka bölgeleri için kullanılan dolgular, dudak yapısında istediğimiz etkiyi sağlayamamaktadır.
Dudak Dolgusu için kullanılan husus, bedenimizin bu işi yapmak için kendisinin ürettiği unsur olan hyalüronik asitin dudaklar için özel olarak üretilmiş olan formudur. Hyalüronik asit, dudak dokusunun içine enjekte edildikten sonra bedenin ürettiği hyalüronik asit ile birleşir ve uygulama bölgesinde elde edilmek istenen sonucun sağlanmasına yardımcı olur.
Dudak dolgusu uygulaması sonrasında Hyalüronik Asit sonrasında bedenimizde bulunan suyun bir kısmını emerek uygulama bölgesinde bir yastıklama vazifesi görür, bir dolgunluk sağlar. Bu yastıklama vazifesi, uygulama bölgesinin üste hakikat itilmesi sayesinde dudaklar daha bariz hale gelir ve daha dolgun dudaklara sahip olmamıza yardımcı olur. Hyalüronik ilişkin vakit içerisinde bedenimizden küçük modüller halinde atılmakta ve uygulama bölgesi, uygulama gerçekleştirilmeden evvelki haline süreç içerisinde dönmektedir.
Dudak dolgusu, birkaç farklı nedenle uygulanan şahıslar tarafından tercih edilmektedir. Kalın ve daha dolgun bir görünüm elde etmek, İnce dudaklara hacim kazandırılıp dudak çizgisinin belirginleştirilmesini sağlamak, yaşlanma tesirinin belirginliğini azaltmak ve mevcut olan bir asimetrik görünümün ortadan kaldırılmasını sağlamak olarak nedenleri sıralamak mümkündür.
Dudak dolgusu uygulaması öncesinde, uygulama bölgelerine lokal anestetik krem sürülerek uygulama gerçekleştirilecek kişinin hissedeceği ağrının minimize edilmesi sağlanır. Uygulama sonrasında günlük hayatınıza devam edebilirsiniz. Uygulama bölgelerinde hafif bir şişlik yahut morluk gözlemlenebilir, bunlar süreksiz durumlardır. Dudak dolgusu uygulamasının Uzman tabip tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat edilmesi, gerek uygulamanın başarısı, gerekse istenmeyen yan tesirlerin oluşmaması açısından ehemmiyet taşımaktadır.