Ergen Ebeveyni Olmak

Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir köprüye benzetebileceğimiz ergenlik dönemi, kimlik arayışının başladığı dönemdir. Bu dönemde ergen, yetişkinliğini inşa etmektedir. Kendisini keşfeder; kim olduğunu, neleri sevdiğini, ne yapmak istediğini, hangi mesleği tercih etmesi gerektiğini anlamaya çalışır. Daha geniş, daha farklı düşünebilmeye başlayan; sorumlulukları artan ergen için hayat oldukça karmaşıktır. Bolca değişim içeren yeni sisteme uyum sağlamaya çalışırken bocalayabilir, zorlanabilir.

Dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılmasında siz ebeveynlere bazı sorumluluklar düşmektedir. Yarı çocuk yarı yetişkin olan ergen, ebeveyn rehberliğine ihtiyaç duyar. Ebeveynler yetişkinliğe adım adım yaklaşan ergen için rol model olmalı, doğru yaklaşımlarla ergenleri hayata hazırlamalıdır. Ailesi tarafından ergenlik dönemine hazırlanan, aileden duygusal destek gören ergen bu döneme daha kolay uyum sağlayabilir. Bunun için ebeveynlerin; çocukları ergenlik dönemine girmeden önce bu dönemde kendilerini ve çocuklarını nelerin beklediği konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

Ergenlik döneminin ilk belirtisi fiziksel değişimlerdir. Fiziksel değişiklikleri; bilişsel, sosyal, duygusal, cinsel ve psikolojik değişimler takip eder. Bu dönemde ergen; kendisini dünyanın merkezinde görür, sürekli sahnededir, spot ışıklarının altındadır. Bedensel değişimlerle birlikte beğenilme kaygısı oluşur, kendisiyle ve görünümüyle çok ilgilenir. Akranlarla geçirilen zaman artar, akranlar aileye kıyasla daha yönlendirici bir konum alır. Aileyle geçen zaman azalır. Ergen odasına çekilmekte, kapısını kapatmakta, yalnız kalmaktan hoşlanmaktadır.

Ergen; büyüdüğünü ve yetişkin olduğunu, artık bir çocuk gibi görülmemesi gerektiğini, daha özgür olması gerektiğini düşünür. Kimlik arayışı serüveninde ergen, aileye bağımlılığını azaltmaya başlar ancak bağımsız olmaya henüz hazır değildir. Bu nedenle, ergenlikte ebeveyn-çocuk çatışmaları oldukça fazla görülmektedir. Hormonal değişimler ergende duygusal değişimlere de yol açar. Ergen; çatışmacıdır, hassas ve alıngandır, yoğun tepkiler vermeye meyillidir. Ebeveynlerin bazen “isyankarlık, asilik” olarak adlandırdığı ergenin tavır ve davranışları da aslında değişimin bir parçasıdır. Ebeveyn-çocuk arasında çatışma olması değil, olmaması anormal bir durumdur. Bu dönemde ergenle iletişim kurmak zorlaşabilir. Anlayışlı, empatik ve daha toleranslı olmanız iyi bir iletişim kurmanızı sağlayacaktır.

Ergenlere fiziksel ve psikolojik olarak yoğun bir dönemden geçtikleri göz önüne alınarak yaklaşılmalıdır. Sizin yaklaşımınız çocuğunuzla aranızdaki iletişimi şekillendirecektir. Siz çocuğunuza karşı açık ve dürüst olursanız, çocuğunuz da size karşı dürüst olur. Duygu ve düşüncelerine saygı duymazsanız, onu dinlemezseniz o da aynı tutumla size yaklaşacak ve sizi dinlemeyecektir. Anlamaya çalışmak yerine öğüt vermeye çalışmanız, çocuğunuzu sizden uzaklaştırabilir. Kendi doğrularınızla yaklaşıp yönlendirmek istediğiniz ergen, anlaşılmadığını düşünür ve sizinle paylaştıklarına sınır getirebilir. İletişimde sürekli eleştirel bir dil kullanmanız, kendisini değersiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir.

Ergenle kurulacak sağlıklı iletişimin ilk adımı kendisini ifade etmesine izin vermeniz, onu dinlemeniz ve empatik bir şekilde onu anlamaya çalışmanızdır. İletişim yalnızca konuşmayı içermez; beraber zaman geçirmeyi, onların ilgi alanlarına katılmayı ve paylaşmayı da kapsar.

Çocuk kaç yaşında olursa olsun ebeveynleri tarafından sevilmeye ve sevildiğini görmeye ihtiyaç duyar. Koşulsuz kabul çocuk-ebeveyn iletişiminin temelini oluşturur. Ergen işler yolunda gitmediğinde ya da başarısız olduğunda da koşulsuz sevildiğini, zorlandığında ailesinden yardım alabileceğini, hata yaptığında yargılanmayacağını bilmelidir. Bu samimiyeti ve güven ortamını oluştururken dikkat edilmesi gereken şudur; çocuğu anlamaya çalışmanız onun arkadaşı olmanız anlamına gelmez. Arkadaşlık ve ebeveynlik birbirinden farklıdır. Çocuğun pek çok arkadaşı olabilir ama yalnızca bir tane anne-babası vardır ve onlara ihtiyaç duymaktadır. Aile içindeki sınırlar esnediği takdirde disiplin sorunları ortaya çıkabilir. Çok sınırlandırmak, katı bir yaklaşım benimsemek kadar çok fazla bağımsızlık tanımak, aşırı hoşgörülü davranmak da yanlıştır.

Sağlıklı disiplin için kuralları nedenlerini ve amaçlarını açıklayarak çocukla birlikte kararlaştırmak, demokratik davranmak önemlidir. Sınırların net biçimde oluşturulması ergene güvende hissettirir, ayrıca aranızdaki ilişkiyi güçlendirir. İzin vermediğiniz durumlarda, kararınızı nedenleriyle birlikte açıklamanız önemlidir. Tarzına, kararlarına, arkadaşlarına, bilgisayar/telefon başında geçirdiği saate kızıp karışmanız; engel olmanız ergeni sizden uzaklaştırır ve yalan söyleme davranışının ortaya çıkmasına neden olabilir. Kendisine zarar vermediği takdirde bu gibi durumlarda ailenin sınır ve kurallarına göre izin verilebilir.

Çocuğunuzun artık büyüdüğünü kabul etmeli, çocukluğunda olduğu gibi sözünüzden çıkmamasını beklememelisiniz. Alacağı kararlarda baskıcı bir tutum izlememeli, onun adına karar vermemelisiniz. Akademik yaşamı ve kariyer seçimleri artık ergenin sorumluluğunda, kararlarına saygı duymalısınız. Özellikle kariyer seçiminde kendine yol çizmesi için destek olmalı, arayışına müdahale etmemelisiniz. Mutlu olacağı, seveceği mesleği; gitmek istediği üniversiteyi kendisi seçmeli. Akademik konulardaki tutumunuz da yine buna benzer olmalı. Akademik sorumluluğunu alması noktasında teşvik etmeli, yardımcı olmaya çalışırken kullandığınız dilin yapıcı olmasına dikkat etmelisiniz. “Başarısızsın, tembelsin” gibi cümlelerle etiketlemek yerine; “Bu sınava sanırım yeterince çalışamadın. Neden böyle olmuş olabilir?” şeklinde sormak, nedenleri tespit edip çözüm için destek olmak daha doğru bir yaklaşımdır. Bu gibi durumlarda sonuca değil sürece odaklanmak gerekmektedir. Sonuç istenenden uzak olsa dahi süreçte verilen çaba görülmeli ve takdir edilmelidir. Ergenler kimi zaman yanlış yapabilir. Yanlışlar, çıkarılan dersle birlikte doğruya ulaşmak için bir araç olarak görülmelidir. Aile bunun bilincinde olmalı, çocuğa bu pencereden yaklaşmalıdır. Neleri sevdiğini keşfetmesi, ilgi alanlarını bulması noktasında da ebeveynlerin desteği önemlidir. Sevdiği alanlarda kendini beslemesi çocuğun özgüvenini ve motivasyonunu arttıracak, bu süreçte önemli bir kaynak oluşturacaktır.

Ergenlik dönemini çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir yolculuk olarak düşünürsek bu yolda virajların, yokuşların, çukurların olduğunu söyleyebiliriz. Dönem içerisinde yaşanan sorunların bazıları olağan, bazıları ise ilerisi için önlem alınması gereken durumlardır. Ergenlerde içe kapanma, yalnızlaşma, öfke kontrolünde problem, akademik yaşamda sorunlar, kötü arkadaşlıklar, alkol-sigara ve madde kullanımı, teknoloji-sosyal medya bağımlılığı sürekli mutsuz ve depresif ruh hali, yeme bozuklukları, sosyal kaygı gibi sorunlar görülebilir. Ergenlik dönemi, bireyin nasıl bir yetişkin olacağı konusunda belirleyicidir. Bu nedenle yetişkinliğin inşa edildiği bu süreci daha sağlıklı ilerletmek adına destek alınması iyi olabilir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu