“Ne kadar az korkarsak, o kadar az tehlikedeyiz.” –Titus Livius
Hayatının bir döneminde her insanın yaşayabileceği ve toplum içerisinde; vesvese tedirginlik, telaş, huzursuzluk, iç sıkıntısı gibi nitelendirilen durum kaygıdır. Kaygının açığa çıkması ve kişide yarattığı yoğunluk derecesi farklılıklar göstermektedir çünkü her birey farklı bir dünyadır. Kaygının açığa çıkışı farklı faktörlerin sentezlenmesi doğrultusunda gerçekleşir
bunlar; genetik yaşam olayları, beyin kimyası ve kişilik kaygının ortaya çıkışında etkili olabilmektedirler. Belirsizliklerin başladığı dönemler, günlük rutinlerden kopmaya başlandığı dönemler, ilk defa karşılaşılan durumlar veya kişi için çok önemli durumlarda kaygı durumu ortaya çıkmaktadır. Kaygının belli bir düzeye kadar yaşanması normal kabul edilmektedir ve bireyi kamçılar nitelik taşımaktadır fakat her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi kaygının da fazlası zarardır. Kaygının üst düzeyde yaşanması ruhu çürüten bir hal almaktadır. Kaygı meydana geldiğinde ortaya çıkan savaş ya da kaç tepkileri ilkel yaşam esnasında avlanmaya çıkan insanın vahşi doğada karşılaştığı hayvanlardan kaçması veya savaşması ile nitelendirilirken global yaşamda kaçmak ve savaşmak farklı boyutlardadır. Sınav esnasında cevaplayamayacağı bir soruyla karşılaşan genç için vücudunda sempatik sinir sistemi çalışmaya başlar bu doğrultuda stres hormonu salgılanır. Peki stres hormonu salgılanırsa ne olur? Kalp atım hızının hızlanmasıyla ellerde terlemeler, göz bebeklerinde genişleme, nefes alımı hızlanması, kan şekerinin yükselmesi, bilinç sislenmesi gibi durumlar açığa çıkabilir. Fiziksel semptomların yaşanması savaş ya da kaç sinyallerinin doğrultusundadır, bu tarz semptomları yaşayan genç için endişe açığa çıkmaktadır. Endişe büyüyerek kaygıyı ortaya çıkarır kaçacak bir ortam yoksa kişi savaşmaya çabalar buda bazı durumlarda duygusal ve fiziksel sorunlara yol açabilir.
Tanımlamaları ve belirtileri verilen kaygının her bireyde ve her yaş grubundaki insan da farklı şekillerde farklı ortamlarda veya durumlarda ortaya çıkması normaldir. Çünkü her birey için dünyayı algılayış biçimi, kişilik özellikleri, yaşam koşulları, genetik kodları ve beyin kimyası farklılık gösterir. Sizin için çok büyük kaygılara sebep olabilecek bir durum arkadaşının için önemli olmayabilir fakat aynı zamanda sizin için önemli olmayan bir durumda arkadaşınız için kaygı verici olabilir. Buradaki önemli nokta olayları algılayış biçimidir. Her insan dünyaya aynı pencereden baksaydı hepimiz aynı renklerle yaşardık fakat rengarenk bir dünya içerisindeyiz. Bu yüzden kaygı asla küçümsememesi gereken bir durumdur. Sıklıkla kaygının gözlemlendiği gelişim evresi ergenlik dönemidir. Ergenlik 13-19 yaş aralığı kabul edilen fakat yaş sınırları keskin olmamakla beraber bireyde fiziksel duygusal ve bilişsel olarak pek çok değişimin yaşandığı çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Yeni olan her şey bazen bazı insanlar için göz korkutucu olabilmektedir ve ergenlik içerisinde bolca yenilikleri barındıran bir gelişim dönemidir. Çocukluk dönemi alışkanlıkları yerine yeni alışkanlıklara geçme, yeni beden değişimleri, yeni okula başlama, liseye geçiş, yeni düşünceler, yeni duyguların hayata girmesi, yeni arkadaşlıklar edinilmesi gibi hayatın farklı boyutlarıyla karşılaşmak ergenliğindeki birey için kaygı ortaya çıkarıcı olabilir. Bu kaygının getirisi ile büyük kararsızlıklar, ani öfke patlamaları, yalnız kalma isteği oluşabilmektedir. Ergenlik çağındaki bireylerde gözlemlenen bir kaygı türü performans kaygısı toplumda daha fazla kullanım biçimiyle sınav kaygısıdır. Bireyin sınav esnasında yaşadığı semptomlar göz önüne alınarak, ergen bireyin sınava ilişkin yüklediği derin anlamlar, sınav ardından edinilecek olan başarıya aşırı yüklenme, sınav ile ilgili zihinde oluşan bilişsel düşünceler sınav kaygısını tetikleyici niteliktedirler.
Bireyin sınav kaygısı yaşayıp yaşamadığını anlamadı ki bazı ipuçları şu şekildedir; başarıda düşüş gözlemlenmesi, ders çalışmanın reddedilmesi, sınav veya derslere ilişkin konuşmaktan rahatsızlık duyma, fiziksel olarak yakınmalarının ve değişimlerin gözlemlenmesi gibi belirtiler göz ardı edilmemelidir. Sınav kaygısı yaşan ergen bireyin veya kaygı yaşayan bir insanın en önemli adımı kaygının kabul edilme aşamasıdır. Kaygının kabulü ile bir nevi gerçekle yüzleşme ve yüzleşme sayesinde çözümlere adımların atılmasıyla ilerleme sağlanabilir. Sınav öncesi yapılması gereken durumların, sınava ilişkin gözden geçirilmesi gereken durumların, dikkat, uyku ve yeme içme durumlarının en iyi performansa götürecek düzeyde olmasından emin olunmalıdır. Sınav kaygısı yaşayan bireyin olumsuz düşüncelerinin alternatif düşüncelerle değiştirilmesi doğrultusunda ilerlemek fayda sağlar. Burada amaç kişinin düşünce ve inançlarını sorgulamasını sağlamaktır. ‘Sınava hazır değilim’ olumsuz düşüncesi yerine bireyin ‘yapabildiğimin en iyisini yapabilirim’ alternatif düşüncesine sahip olması kaygı semptomlarını aşağı çekecektir.
Kişinin öz değerini sınavın belirlemediği, kişisel gücün sınavdan ibaret olmadığı, sevgisinin saygısının belirleyicisinin sınavdan ayrı olduğu kişiye verilmelidir. Kasların gevşemesi açısından gevşeme egzersizleri, kalp atım hızının düzenlenmesi nefesin daha iyi bir hale gelmesinin sağlanması açısından nefes egzersizlerinin uygulanması önemlidir. İleriki süreçlerde seviyeler arası geçişin daha kuvvetli olması açısından küçük hedefler gerçekleştirilebilir. Hedefler koyarak ilerlemek bireyin motivasyonunu artırıcı niteliktedir. Kişi hayat işleyişini bozan kontrol edilemeyen kaygı ile karşılaştığında bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmekten çekinmemelidir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.