Hatalar Kaçınılmazdır

Hatalar kaçınılmazdır; hataları geçmişte bırakmanın tek yolu sakin kalmaktır.

Ebeveynler çocuklarına bağırdıklarında, bu genellikle istedikleri bir şey değildir. Hatta birçok ebeveyn, ebeveyn olmadan önce sakin kalmakla ilgili kendine idealler koyarlar ve çocuklarına asla bağırmamayı hedeflerler. Fakat çocuklar büyüdükçe beklenilen tutum ve davranışlarla da karşılaşılamayınca ve çözüm bulunmadığında bağırmak birçok ebeveyn için kaçınılmaz son olmaktadır.

Bağırmanın nesi yanlış diye düşündüğümüzde; kısaca; bir çocuğa bağırdığımızda çocuğun benlik saygısı düşer, vermek istediğiniz mesajı yanlış algılayıp onu sevmediğinizi veya sürekli olarak suçlu olduğunu düşünüp, bu durumu kişilik özelliği ya da davranış kalıbı haline getirebilir. Bunun yanısıra sık sık bağırıldığı için duruma alışır ve vermek istediğiniz mesaj etkisini kaybeder. Bunun sonucunda tamamen sağlıksız iletişim kurmak kaçınılmazdır.

Genellikle erken çocukluk döneminde çocuklar kendilerinden beklenen gelişim dönemlerine uygun hareket ederler, beceri kazanırlarken geçtikleri evreler ebeveynler için zorlayıcı olabilir. Örneğin; 2 yaşındaki bir çocuk, duvarların veya değerli mobilyaların her yerinde yeni keşfettiği yeteneklerini sergilemesi sonucunda ebeveyn tepkisi ile karşılaşması mümkündür.

Bağırmanın sakıncalı sonuçları şunlardır;

  • Öğrenilmiş davranış: Ebeveynler sürekli bağırıyorsa çocuklar bunu çoğunlukla görmezden gelir. Çünkü bağırmak çocukta farkındalık oluşturmaz. Aksine çok hayal kırıklığına uğradığını söyleyip kulağına fısıldamak, bir çocuk için çok daha şaşırtıcı ve daha etkilidir. Sesiniz ne kadar kısıksa vermek istediğiniz mesaj o kadar etkili olur. Uygunsuz davranışları sakin bir şekilde ele almak, çocuğa davranışlarında neyin doğru olmadığını öğretmeye ve esas konuya odaklanmanızı sağlar.

  • Benlik saygısı: Bağırmak çocuklarda düşük benlik saygısına ve dolayısıyla akademik performanslarındaki düşüşle doğrudan olumsuz etkiye sahiptir.  Bağırmaya maruz kalan çocuklar saldırgan ve yıkıcı tutumlar geliştirebilirler. En önemlisi de sevilmediklerini ve herkes tarafından sürekli eleştirileceklerini düşünürler.

  • Sağlıklı bağlar: Bağırmak kronik bir iletişim şekli olduğunda, hem çocuklar hem de ebeveynler olumlu, sevgi dolu bağlar kurma şansını kaçırmasına neden olmaktadır. Kaygılı çocuklar için bu durum daha tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

  • Kendini suçlama: Bağırmak ebeveynleri suçlu ve morali bozuk hissettirebilir. Öfkesini olumsuz yollarla ifade eden yetişkinler, stres düzeylerini artırırlar.

  • Yanlış ebeveyn tutumları: Çocuklar ve gençler aslında kontrolün kendisinde olmasını istiyor gibi görünseler de aslında onları gerçekten güvende hissettiren şey sakin, tutarlı ve adil otorite figürleridir. Bağırmak yanlış ebeveyn tutumları sergilememize neden olur.

Sağlıklı iletişim kurmak için aşağıdaki yöntemlerden faydalanılabilinir;

Sorunları belirleyin: Sizi ve çocuklarınızı sık sık rahatsız eden tekrar eden sorunları belirleyin. Örneğin; sabah okula gitmek için dışarı çıkmak kronik bir sorunsa, çözümler arasında kıyafetlerini hazırlamak veya bir gece önceden duş almak ya da herkesin biraz daha erken uyanması olabilir. 

Nedenleri anlayın: Davranışın nedeninin farkında olmak daha sakin tepkilere davranmamıza izin verir. Bir çocuğun geç uyuduğu ya da yemek yemediği zamanlarda yorgun veya aç olduğu için huysuz olduğunu anlarsak, kendi tepkilerimizi fark edip, kontrol edebiliriz. 

Gerçekçi beklentiler koyun: Çocuklar oldukları gibi kabul edildiğinde ve gereğinden fazla sorumluluklar yüklenmeye çalışılmadığında, ebeveynlerin fazla beklentilerin sonucu olarak hayal kırıklığına uğrama olasılığı düşüp, daha sakin tutumlar oluştururlar.

Kaliteli zaman geçirin: Ebeveynlerin birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışması, çocukların olumsuz tepkileri ile sonuçlanır. Örneğin yemek saatinde telefon veya başka bir şeylerle ilgilenmek, çocuğun yemeği yememesi ile ya da daha küçük çocuklar için yemeği yere atmaları ile sonuçlanabilir. Bu da olumsuz ebeveyn tutumlarına yol açabilir.

Nefes alın ve 10’a kadar Kontrolü kaybetmek üzere olduğunuzu fark etmek önemlidir, böylece durumdan uzaklaşabilir, uzun nefesler almaya çalışıp, içinizden 10’a kadar sayabilirsiniz, hatta odadan çıkabilirsiniz.  Çocuğuna mola vermesi gerektiğini söyleyen bir ebeveyn, aynı zamanda kendi kendini sakinleştirme davranışını modellemiş olur.

Uzaklaşma: Problem davranışları görmezden gelmek, ebeveynlerin bağırmasını durdurmaya yardımcı olan başka bir stratejidir. Kendinizi sakinleştirene kadar ortamdan uzaklaşırsanız, öfkenizi beslemezsiniz. Ayrıca, çocukların ebeveynlerinin yönlendirmesi olmadan kendi kendilerine “sakinleşme” alıştırması yapmalarına izin vererek, becerilerini geliştirmesine fırsat tanımış olursunuz.

Basitleştirin: Görmezden gelmenin yanı sıra olayı basitleştirmek de önemlidir. Örneğin: Bir şey yere düşüp kırıldığında çocuklara kızmak yerine, olaya fazla tepki vermeden; ’’hadi birlikte temizleyelim.’’ diyebilirsiniz. 

Destek isteyin: Sakin kalamadığınız zamanlarda arkadaş ve akrabalardan oluşan bir destek grubuna sahip olmak yardımcı olacaktır. Bu size biraz dinlenme olanağı tanır.

Konuşurken her zaman duygularınızdan bahsedin: Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine bağlı olarak, ebeveynler, ortalık sakinleştikten sonra çocuklarına duygular hakkında konuşmaları uygun olacaktır. ‘’Özür dilerim, kendimi kaybettim. Sana bu kadar kaba davranmamalıydım. Ama neden sinirlendiğimi anlıyor musun?’’ gibi konuşmalar ebeveyn çocuk arasındaki iletişimi güçlendirir ve bir daha olası sorunlarla karşılaşılma riskini azaltır. Ayrıca; ‘’Öfkeli olduğumda bile seni hala seviyorum’’ mesajı vermek her zaman sağlıklı ilişkiler kurmanıza destek olacaktır.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu