Leke nedir?
Leke kelimesi dermatolojide çok geniş kapsamlı bir terminolojidir. Doğuştan (benler, çil) oluşabileceği gibi
sonradan; hamilelik, hormon ilaçları veya güneş hassasiyetine neden olan ilaçların kullanımı, derinin
herhangi bir nedenden (akne, ekzema, uçuk, yara, kesi) dolayı yapısının bozulması sonrası ve en çokta
ultraviyole ışınlarına koruyucusuz maruz kalınması nedenleriyle oluşabilirler.
Gebelik, menapoz, oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) ve güneş hassasiyetine neden olan ilaçların
(tetrasiklin, isotretinoin) kullanımı gibi nedenlerle oluşan kahverengi lekeler melazma (gebelik maskesi)
olarak tanımlanır.
Özellikle beyaz tenlilerde güneşle aşırı temasla veya güneş yanığı sonrası omuz ve sırt bölgesinde
kahverengi tonlarında, küçük çaplı, çok sayıda güneş lekesi (lentigo) oluşabilir. 40 yaş sonrası el üstü, ön
kol ve yüzde görülen açık koyu kahverengi lekeler lentigo (yaşlılık lekeleri) olarak nitelendirilir.
Kızıl saçlı, beyaz tenli kişilerde çocukluktan başlayan, güneş gören bölgelerde ortaya çıkan küçük
kahverengi lekeler ise genelde ailesel geçişlidir ve efelid (çil) olarak isimlendirilir. Bunun dışında 30 yaş
sonrası hem kadın hem erkeklerde eşit oranda, yüz ve vücutta görülen açık- koyu kahverengi bazıları
düz bazıları üzeri pütürlü seboreik keratoz (yaşlılık lekeleri) olarak tanı konulan lekeler mevcuttur.
Leke tedavisi
Öncelikle derideki herhangi bir kahverengi lekenin dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilip tanı
konulması şarttır. Yukarıda bahsettiğim gibi birbirinden çok farklı nedenlerle oluşan kahverengi lekelerin
doğal olarak tedavisi de birbirinden farklıdır. Bu tedavi yöntemlerinin içinde; kimyasal peeling, PRP, leke
mezoterapisi, leke maskesi ve lazer uygulamaları mevcuttur.
Tedavinin başlangıcında çoğunlukla çeşitli asitler içeren (hidrokinon, glikolik asit, N-asetilsisteinin,
tretinoinin, steroid, azelaik asit, kojik asit, askorbik asit) kremler kullanılır. Genellikle gece ve leke
üzerine kullanılan leke açıcı ürünlere rağmen klinik yanıtın sağlanamadığı durumlarda değişik peeling
uygulamaları tedaviye eklenebilir. Kimyasal peeling ile topikal leke açıcı ürünlerin birlikte kullanılması
tedavide sinerjistik etki göstermektedir. Peeling öncesi hastanın değerlendirilmesinde wood ışığı
incelemesi ile pigmentasyonun derinliğinin ( yüzeyel-derin-miks) saptanması bize hastanın bu tedaviden
fayda görme olasılığı hakkında fikir vermesi açısından önemlidir. Yine işlem öncesinde derinin uygun
şekilde hazırlanması ve peeling sonrası işlemlerin titizlikle yapılması önemlidir.
Kimyasal peelingler üst derinin yenilenmesini hızlandırarak leke maddesinin üst deriden atılmasını
sağlar. Böylece lekelerde açılma gerçekleşir. Kimyasal peeling; deriye kimyasal solüsyon (meyve asitleri,
TCA, glikolik asit, salisilik asit) sürülerek, derinin üst tabakasını soyup deriyi iyileştirme ve düzeltme
amacı ile kullanılmaktadır. Günümüzde, yüzeysel ve orta derinlikteki uygulamalar daha sık yapılmaktadır.
Ortalama 2 haftada bir yüzeysel bir peeling ya da 2-4 haftada bir orta derinlikte peeling şeklinde ve 3-4
seans olarak uygulanabilir.
Leke mezoterapisi bir diğer tedavi yöntemidir. Mezoterapi; sorunlu olan bölgeyi tedavi etmek amacıyla
çeşitli ilaçların derinin orta tabakasına verilmesi işlemidir. Leke mezoterapisinde de, ince çaplı iğneler ile
leke açıcı çok sayıda ilaçlardan (glutatyon, traxinamik asit, vit c, nikonitamid, n-asetil glukozamin) oluşan
kokteyl, lekenin içine belli aralıklarla uygulanmaktadır. Lekeli bölgeye direkt ilaç uygulanması etraf
dokuya zarar vermeden sadece lekeyi tedavi etmemizi sağlar. Aynı zamanda derinin üst kısmına etkisi
olmadığı için yaz aylarında da rahatlıkla uygulanabilen bir yöntemdir. Uygulama öncesi hasta konforu için
topikal anestezik madde yarım saat kadar önceden sürülür. İşlem bölgenin büyüklüğüne göre 15-30
dakikadır. Hastanın lekesinin yoğunluğuna ve derinliğine bağlı olarak 15 gün-1 ay arayla, 5-10 seans
yapılmaktadır.
Leke maskesi; birçok leke probleminde kullanılabilen bir enzimatik peeling yöntemidir. Kitler şeklindedir
ve iki formu bulunur. Yüzeyel lekeler için daha hafif olan formu, daha derin ve yoğun lekeler için biraz
daha soyucu etkisi yüksek olan kitleri mevcuttur. Deride bulunan melanin miktarının azalmasına yardımcı
olur, pigmentasyonun baskılanmasında rol alır, ciltte leke oluşumunu tetikleyen mekanizmayı baskılar.
Tek seanslık uygulamadır. Hastanın cilt analizi yapıldıktan sonra hangi kitin uygulanacağına karar verilir.
Kit içerisindeki temizleyici özel solüsyonu ile cilt hazırlandıktan sonra maske tüm yüze veya boyun,
dekolte, karın, el ve bacaklardaki lekelerin üzerine uygulanır. Hastanın cilt tipi, lekenin tanısı, süresine
göre maske 8-12 saat kadar ciltte tutulur. Ve daha sonra kolay uygulanan devam protokollerini hasta
evde uygulamaya devam eder. Leke tedavisinin yanı sıra cildin yenilenmesini, ince çizgilerin açılmasını
ve gözeneklerin küçülmesini de sağlar.
PRP, “Platelet Rich Plasma-trombosit (platelet) yönünden zenginleştirilmiş plazma ” demektir. PRP
yönteminde, tüm yara iyileşmesi ve doku yenilenmesi süreçlerini başlatan büyüme faktörlerine sahip
trombositler elde edilmektedir ve bu elde edilen trombositten zengin serum deri altına küçük iğneler ile
verilmektedir. Leke tedavilerine PRP eklenmesi tedavi sonuçlarının daha iyi ve kalıcı olmasını sağlar.
PRP ile leke tedavisi 2-4 hafta aralıklarla diğer leke tedavileriyle birlikte en az 3 seans yapılmalıdır.
Lazer tedavileri; genel olarak lentigolar (yaşlılık lekeleri), efelidler (çiller) , dermal melanositozlar (derin
yerleşimli, doğuştan gelen lekeler) çeşitli lazer tedavileri ile tamamen veya belirgin düzeyde kaybolurken,
cafe-au-lait makülleri (doğuştan gelen sütli kahverengi lekeler), postinflamatuar hiperpigmentasyon (yara
sonrası gelişen leke) ve melazmada (gebelik maskesi) lazer tedavisi ile değişik sonuçlar alınmakla
beraber yüksek tekrarlama oranı bulunmaktadır.
Tedavide bir diğer ayrıntı; leke oluşumunda en büyük etken güneş olduğu için, tedavinin başarısında ve
elde edilen sonucun devamlılığının sağlanmasında güneşten korunma önlemleri son derece önemlidir.
Hastalarımızın cilt tipine ve yapısına uygun güneş koruyucuları hem yaz hem kış aylarında düzenli olarak
kullanmaya, yaz aylarında ter ve su ile temasla koruyucuların etkinliğinin azalması nedeniyle 3-4 saatte
bir tekrarlamaya, güneşin yeryüzüne dik olarak geldiği saatlerde (10-16) güneşe maruz kalmamaya çok
özen göstermeleri gerekmektedir. Bu önlemlerin yanı sıra leke tedavisinde hastanın sabırlı olması
gerekmektedir çünkü leke oluşum mekanizmasını bir kerede baskılamak mümkün değildir. Uzun bir
zamana yayılan, birçok tedavi yönteminin bir arada kullanıldığı ve her bir tedavi yönteminin farklı
mekanizmalarla etkili olduğunu düşünecek olursak leke tedavisinin ne kadar zor bir süreç olduğunu
anlayabiliriz.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.