Dünyanın hemen her yerinde birçok insanın hayatı, yalnızca sınavlarla etkilenmekle kalmamakta, sınavlardaki başarılarına göre hayatları hakkında kararlar da verilmektedir. Anne babalar erken dönemden itibaren çocuğun yaşına ve gelişimsel özelliklerine göre, çocuklarının dönem özelliklerini iyi bilmelidirler. Her yaş grubu çocuğun, karşılaştıkları durumlara verecekleri tepkiler farklı olacaktır. Bu tepkiler kendi özelliklerinden, ebeveyn tutumlarından ve genetik özelliklerden etkilenecektir. Ebeveynler sınav kaygısı ile ilgili bilgilerini artırırlarsa doğru yaklaşımlarla çocuklarına destek olabilirler.
Kaygı; Kişinin bir uyaranla karşılaştığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel aşırı uyarılmışlık halidir. Sınav kaygısı ise bu aşırı uyarılmışlık halinin sınavdan önce, sınav esnasında ve sınavdan sonra yaşanmasıdır
Sınav kaygısında sınavın kendisi strese yol açmaz, sınavın kişi tarafından algılanış biçimi kaygıya neden olur.
Bu nedenledir ki bazı öğrenciler sınavlarda çok rahat ve başarılıdır, bazıları ise kaygılı ve başarısız olur.
Karşılaştıkları olayları felaketleştirme ya da abartma eğiliminde olan çocuk ve ergenlerde, endişe duyulan bir durumun korkunç olacağı ve felaketle sonuçlanacağı yönündeki mantıkdışı bir inanç, genellikle kaygıya eşlik etmektedir.
Sınavın tehlike yaratan bir durum olarak düşünülmesi kaygıya neden olur.
Zihnin sürekli sınav anı ve sınav sonrası olacaklarla (hayal kırıklığı gibi) meşgul edilmesi ve bu konuda endişe duyulması, sınav kaygısının yaşanmasına yol açar.
Sınav kaygısının nedenleri;
Mükemmeliyetçi kişilik yapısı
Yüksek beklenti düzeyi
Kötü çalışma alışkanlığı
Görev ve sorumlulukları erteleme
Başarısız olma ve değerlendirilme korkusu
Yorgunluk, uykusuzluk ve yanlış beslenme
Her durumu felaketmiş gibi algılama
Sınav kaygısının gelişiminde ebeveynlerin ve diğer yetişkinlerin başarı beklentisinin önemi büyüktür. Özellikle çocuğun bu beklentinin sözlü (bir sonraki sınavda daha yüksek not alırsın (bu sınavda yüksek not alamadın)), biz elimizden geleni yaptık, ders aldırdık (sen de elinden geleni yapmalısın, başarılı olmalısın vs)) ya da sözsüz ipuçlarını (ebeveynlerin kurs ödemeleri, üzülmeleri, kaygılanmaları vs) değerlendirerek fark etmesi kaygıda rol oynar. Birçok kişinin bu beklentisi öğrenciye çok fazla gelebilir. Sınav zamanı yaklaştıkça öğrenciler bu beklentileri olduğundan çok daha yoğun algılarlar.
Yoğun beklenti
Duygusal yük
Karamsarlık ve bıkkınlık
(Bu duygular nereye gitse çocuklara eşlik eder)
Hafif düzeyde kaygı;
- Dikkati artırır
- Uyarıcı etkisi vardır
- Öğrenme gücünü artırır
- Hatırlamayı kolaylaştırır
- Zamanı verimli kullanma becerisini geliştirir
- Bilgi transferini güçlendirir
- Odaklanma becerisini artırır.
Yoğun kaygı belirtileri ise;
- Konsantrasyon zorluğuna
- Karar verme güçlüğüne
- Unutkanlıkta artışa
- Öğrenileni kullanamamaya
- Dikkatin yaşanılan bedensel belirtilere kaymasına
- Organizasyon güçlüğüne
- Düşüncelerin çarpıtılmasına yol açar
Kaygının fiziksel belirtileri;
- Kalp atışlarında hızlanma
- Sakin oturmayı engelleyen aşırı ruhsal enerji
- Nedensiz ağlama isteği-kolay ağlama
- Dilin damağın kuruması
- Terleme
- Üşüme
- Yorgunluk-bitkinlik
- Soluk alıp vermede güçlük
- Çarpıntı hissi
- Titreme
- Mide ağrısı
- Baş ağrısı
- Uykusuzluk-kabus görme
- İştahsızlık
- Kaslarda gerginlik
- Ateş basması
- Baş dönmesi
- Yüz kızarması
- Göğüste ağrı, basınç ve sıkışma
- Bulantı-kusma
- İshal-kabızlık
- Sık idrara çıkma
- Soğuk ve nemli eller
- Dişlerin sıkılması
- Kaygının duygusal belirtileri
- Gerginlik
- Sinirlilik
- Karamsarlık
- Korku
- Durgunluk
- Kendine güvende azalma
- Panik
- Kontrolü yitirme hissi
- Çaresizlik
- Heyecan
- Endişe
- Huzursuzluk
- Yalnızlık hissetme
- Anlaşılamadığı duygusu
- Öfke-kızgınlık
- Ümitsizlik
- Hayal kırıklığı
- Mutsuzluk
- Tedirginlik
Kaygının zihinsel belirtileri
- Bildiklerimin hepsini unuttum
- Bana süre yetmeyecek
- Başarılı olamayacağım
- Yeterince iyi değilim
- İstediğim yere giremezsem ölürüm daha iyi
- Sınavı kazanamazsam annemin babamın yüzüne nasıl bakarım
- Yüksek puan alamazsam rezil olurum
Kaygıları olan çocuklara sıkça medyada önerilen yöntemlerin yapılabilirliği tartışmalıdır.
Özellikle sınav kaygısı olan çocuk ve gençlere yönelik pek çok yazıda ve görüşmelerde yapılan öneriler “Eğer bunları yaşıyorsan hemen düşüncelerini kontrol et. ? Çözüm için harekete geç. ? Geçmişteki başarılarını düşün, ? İyi ve güzel yaptığın her şeyi listele ve o listeyi sık sık hatırla… ? Sıkıntı yaşadığın konuların üzerine gidip, onunla mücadele et? Derse devamlı ve etkin katıl ?Sınav öncesinde zihninizde geçmiş başarısızlıklarınızı değil başarılarınızı düşünün ?” şeklinde olmaktadır. Oysa çocuk ve gençlerin kaygılarının yapısal ya da dinamik nedenleri vardır. Bu nedenler anlaşılmadan, fark edilmedin, tedavide yol alınmadan baştan yapılan yukarıdakilere benzer öneriler sorun için çözüm olamayacaktır. Aksine bu önerileri de uygulayamayan ya da uygulayıp kaygıyı azaltmada başarılı olamayan çocuğun motivasyonu ve kendine güveni daha da olumsuz etkilenecektir.
Sınav kaygısı olan çocukların değerlendirme ve yaklaşım
Sınav kaygısı olan çocuk ve gençlerde değerlendirme yapılırken aşağıdaki sorularla yanıt aranır. Bu soruların yanıtları doğrultusunda da bir tedavi programı düzenlenir.
Kaygının şiddeti ne kadar?
Kaygının neyle ilişkili olduğu (genel mi sadece sınava özgü mü?
Yaşamını ve derslerini nasıl etkilediği?
Gelişimsel nedenler var mı (dikkat sorunları, hareketlilik, dürtüsellik, öğrenme sorunları var mı?)
Anne baba tutumları, çocukla ilişkiler kaygıya etki ediyor mu? )
Kaygılı olmaya genetik yatkınlık var mı?
Sınav kaygısına bağlı ek psikiyatrik sorunlar gelişmiş mi? (sınav kaygısı sonrasında depresyon, diğer kaygı bozuklukları, takıntılar, tikler vs gelişmiş mi? )
Sınav kaygısı ruhsal sorunların bir parçası mı? (kaygı bozukluğu, depresyon ya da gelişimsel sorunların sonucu mu ?)
Tedavi gerekiyor mu?
Tedavide izlenecek yol danışmanlık mı olmalı ya da ek psikiyatrik tedaviler gerekiyor mu?
Sınav kaygısının çözümünde ebeveynlere öneriler
Anne ve babanın kendi beklentileri ile çocuğun kapasitesi-sınırları arasında gerçekçi bir denge kurulmalıdır
Anne ve babalar çocuğun çalışma isteğini arttırmak niyetiyle kaygıyı arttırıcı yaklaşımlardan kaçınmalıdır (“Bu kadar çalışmayla kazanamazsın, daha düzenli çalışmalısın, arkadaşlarından çok geridesin, bizi mahcup etme vs ”)
Eğer çocuk sınav hakkında konuşursa anne ve babalar çocuğu yorumsuz; fakat anlayarak, empati göstererek dinlemelidir. Böylece anne ve babalar çocuğun gerçek duygularını anlamış olur. Bu konuşmalarda çocuğun başarısıyla ve başarısızlığıyla anne ve baba tarafından kabul edildiği hissettirilmelidir.
Sürekli “çalış, çalışmıyorsun!” demek yerine, ’’Nasıl gidiyor? Neler yaptın? Birlikte göz gezdirelim ister misin? Bizden istediğin bir şey var mı?’’şeklindeki bir yaklaşım benimsenmelidir. Çok uyarıcı, çok yönlendirici, nasihat edici tutumlar çocuğun kaygı düzeyini artırır. Yine çok koruyucu kollayıcı tutumlardan kaçınılmalı, çocuğun yaşına uygun girişimselliği desteklenmelidir.
Olumlu geri bildirimlerin ön planda olduğu bir yaklaşım çok önemlidir.
Çocuk çevresiyle, arkadaşlarıyla ya da kardeşleriyle kıyaslanmamalıdır (Onlar başarılı sen başarısızsın, onlar iyi sen değişin…).
Çocuk anne ve baba tarafından yaşına ve kişisel özelliklerine göre yeterince iyi tanınmalıdır.
Hoşlandığı faaliyetleri yapması sağlanmalıdır.
Çocuğa sınavın sadece bir fırsat olduğu, yaşamda başka fırsatların da olduğu anlatılmalıdır.
Huzurlu bir aile ortam sunulmalıdır.
Anne ve baba tarafından çocuğa zaman ayrılmalıdır.
Göstermiş olduğu çaba takdir edilmelidir
“Sonuç ne olursa olsun senin yanındayız” mesajı verilmelidir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.