‘Disiplin, özgürlüğe giden yoldur.’ demiş Aristotales. Acaba disiplin bizi nasıl özgürlüğe götürebilir? Çocuklarımıza sınırlar koymaya çalışırken biz özgürleşiyor muyuz? Yoksa onlara sınırlar koymaya çalışırken tüm çabalarımız olumsuz mu sonuçlanıyor. Sınır koyma nedir? Nasıl sınır koyabiliriz? Bu ay ki rehberlik köşesinde çocuklarımıza sınır koyma davranışı, yöntem ve sonuçları hakkında bilgi paylaşımında bulunacağız.
Çocukların hepsi birer kaşiftir. Yaşadıkları dünyayı anlama, keşfetme ve deneyimleme konusunda ustadırlar. Ailesini ve çevresini anlamaya çalışırken kuralları öğrenmekte zorluk çekebilirler. Kendilerinden ne beklendiği, nerelerde durmaları gerektiği ve sınırları aştıklarında ne olacağı onlara yetişkinler tarafından verilen bilgilerdir. Kendi deneyimlerimizde fark ettiğimiz gibi hata yapmak oldukça normal bir davranıştır. Üstelik kuralları bilmediğimiz bir oyuna başlarken hepimiz hata yaparız. Çocuklara her zaman bu bakış açısı ile yaklaşıp, anlamaya çalışmalıyız.
Çocuklara nasıl sınırlar koyabiliriz?
Çocuklara sınırlar koyarken ilk olarak kural ve beklentilerimizin farkında olmamız gerekir. Beklentilerimizin gerçekçiliğini ve uygulanabilir olması kural koymada önem vermemiz gereken kriterlerdendir. İkinci olarak kural ve beklentilerimizin karşı tarafa net bir şekilde aktarılması ve anlaşılması önem taşır. Çocuklar, bizim kurallarımız ve beklentilerimiz konusunda net ve açık mesajlar almalıdır ki doğru davranışlar sergilemeyi öğrenebilsinler. Bunu başarmaları bize bağlıdır. (1) Sınırlar için ebeveynler tarafından bir yol çizilmeli ve sınırlar uygulanırken bu yolda ilerlenmelidir.
Kural koyma ve sınırların uygulanmasında tüm ebeveynlerin hemfikir olması ve aynı kuralları uygulaması gerekmektedir. Ailede oluşan farklı tutum ve davranışlar çocuğun kurallara uymasında zorluk çekmesine neden olabilir.
Sınır belirleme dinamik bir süreçtir. Çocuğun gelişimi ile birlikte çocuk büyüdükçe kurallar değişebilir. Sınırların genişletilmesi çocukların sorumluluk alıp alamadığı koşuluna göre şekillenir.
Sınırları belirlemede süreklilik, istikrar ve tutarlılık da önem teşkil eder. Kazanılan davranışın sürekli hale gelmesi için desteklenmesi yani pekiştirilmesi gerekmektedir.
Ebeveynlerin Sınır Belirleme Süreci ve Aile Eğitim Modelleri. Siz hangi modeli benimsiyorsunuz?
Cezacı Yaklaşım: Özgürlük olmadan katı sınırlar mevcuttur. Güç ile sorun çözmeye çalışma, bununla birlikte kazanan-kaybeden ilişkisi vardır. Bu sınırlar istenmeyen davranışı kısa süreli durdurur. Sorumluluk almayı engeller. Problem çözmede karar alma ve verme ebeveyn tarafından verilir. Kontrol çocukta değil ebeveyndedir. Bu durum davranışın süreklilik kazanmasını etkiler ayrıca Cezacı yaklaşım, çocukta sorumluluk alma ve öğrenme fırsatını yok eder.(2)
Örneğin; Şefinizin, sizi iş arkadaşlarınızın önünde eleştirerek daha iyi performans göstermenizi sağladığını düşünün. Ne derdiniz? ‘’Teşekkürler, buna ihtiyacım vardı. Ne demek istediğinizi anlıyorum, artık daha çok çalışacağım.’’ Mı derdiniz? Muhtemelen hayır. Şefinizle işbirliği yapmak ister miydiniz? Yine muhtemelen hayır. (3)
Yumuşak Yaklaşım: Sınırsız özgürlük ve esnek kurallar mevcuttur. İkna ederek çözme çabası vardır. Modern ailelerde demokratik yaklaşımı yanlış anlaşılarak uygulanması sonucu yaygındır. Ebeveynler çocuklara kuralları uygulatabilmek için sıklıkla mücadele ederler, sürekli farklı yollar benimserler, müzakere eder, dl döker, yalvarır, bazı durumlarda azarlarlar ama son tahlilde kaybeden kendileri olur. Burada kazanan-kaybeden ilişkisi mevcuttur. Yumuşaklık, ebeveynler için yorucu ve yıpratıcıdır. Çocuklar işbirliği yapmak istemezler. Çünkü mecbur değildirler. Mecburiyet bilinci aileler tarafından verilmelidir. Anne babanın çocuğuna karşı normal düzeyde hoşgörülü olması çocuğun özgüveni için önemlidir. Ancak anne babanın hoşgörülü tutumu normal düzeylerde kalmadığında çocuğun tavır ve davranışlarda olumsuzluklara yol açabilir. Öncelikle aşırı hoşgörü ve her şeye izin veren anne baba çocuğun bencil duygular yaşamasına sebep olabilir(4)
Örneğin; Arabanızla eve gidiyorsunuz. Trafik sakin, kavşaklarda araba olmadığını görünce dur levhasına uymadan yolunuza devam ediyorsunuz. Sonunda polis sizi fark edip, sağa çektiriyor. ‘Dört dur levhasında geçtiniz’ diyor. ‘Bu kanunlara aykırıdır. Kanunlarsa sizin güvenliğiniz için konulmuştur. Lütfen bir daha ki sefere kanunlara uyun.’ Sonra arabasına binip uzaklaşıyor. Başka da bir şey yapmıyor(4). Ne yapardınız. Bir daha ki sefere kurallara uyar mıydınız?
Demokratik Yaklaşım: Sınırlı özgürlük ve ikna ederek sorun çözme mevcuttur. Her iki tarafta kazanır. Davranışın pekiştirilmesi için süreklilik, tutarlılık ve istikrar gereklidir. İlk olarak çocuğa yapmaması gereken net bir şekilde ifade edilir. ‘Biz’ kelimesi kullanılarak işbirliği yapılır. Soruna çözüm önerisi sunulur. Öneri kabul edilmezse mevcut sorun ebeveyn tarafından ortadan kaldırılır. Çocuğun tepkisine rağmen geri adım atılmaz. Ayrıca Demokratik ailelerde yetişen çocuklar ebeveyn otoritesinden korkmamakta, onlar tarafından sevildiğini hissetmekte ve fikirleri serbestçe ifade edebilmektedir. Bu çocuklar sosyal yönden ilişkileri iyi düzeyde olan çocuklardır(5)
Örneğin; Sekiz yaşındaki Kenny, çok istediği on vitesli dağ bisikletine doğum gününde kavuşmuştu. Bisikleti denemeden önce babası ona kuralları anlattı. ‘Bisikletin çok güzel, herkes böyle bir bisikleti olsun ister. Okula gidince kilitlemeni akşam eve gelince de garaja koymanı istiyorum.’ ‘Tamam’ dedi Kenny. Ama iki gün sonra işten eve döndüğünde bisikleti bahçede buldu. Hava kararmıştı. Belki yemekten sonra garaja koyar diye düşündü babası. Yemeklerini yediler ama bisiklet hala dışardaydı. Kenny yattıktan sonra babası bisikleti alıp garajın duvarına astı. Kenny sabah kalkıp bisikletini göremeyince garaja gitti, duvarsa asılı olduğunu gördü. ’Bisikletime ne oldu’ dedi heyecanla. ’Cumartesi günü alabilirsin. Dün gece bahçede unutmuşsun.’ ‘Çok özür dilerim’ dedi Kenny pişmanlıkla ‘Bir daha yapmam söz veriyorum. Bugünlük alsam, okula gideceğim ya?’ Kenny’nin babası kararlıydı. ‘Cumartesi alabilirsin’ Kenny otobüse yetişmek için koşarak evden çıktı.(5)
Kurallar koyarken davranışlarımızla sözlerimiz birbirleriyle uyum sağlıyor mu?
Çocuk davranışlarında ulaşmak istediğimiz olumlu sonuçlar için söylemlerimizle davranışlarımızın uyumlu olması gerekir. Yapılması istenmeyen tutum ve davranışlar sadece sözlü olarak uyarmakla değil, mevcut sorunu ortadan kaldırarak yani söylediklerimizi eyleme geçirerek mümkün olmaktadır. Eğer söz ve davranışlarımızın arasında bir uyum söz konusu değilse sözlerimiz çocuk tarafından dikkate alınmaz ve söylediklerimizden değil, davranışlarımızdan çıkardıkları sonuca göre hareket ederler.
Mesajlarınızı açık ve net olmalı, söylemleriniz her zaman davranışlarınızla desteklenmelidir.
Örneğin;
Ebeveyn söylemi – Yapılmadığı durumda- Olması gereken ebeveyn davranışı
Vurma Vuran çocuğa mola yöntemi uygulamak
Saat 19.00’da evde ol Geliş saatini erkene çekme
Tv’nin sesini kıs, yoksa kapatacağım. Tv’yi kapatmak
Kıyafetlerini kirli sepete at Kıyafetleri yıkamamak
Koyulan sınırlarla davranış olumlu sonuçlandığında yani kurallara uyulduğunda çocuk işbirliğinden dolayı cesaretlendirilmeli ve çocuğa teşvik edici mesajlar verilmelidir.
Çocuklar yanlış bir davranış sergilediklerinde ve dolayısıyla sınırları aştıklarında geri bildirim verilmezse davranışlarının hatalı olduğunu ve daha iyisini yapıp düzeltmeleri gerektiğini bilemezler. Onların yaptıkları yanlış davranışların üzerinde durduğumuz kadar aynı zamanda doğrularının da üzerinde durup, olumlu geri bildirimlerle olumlu davranış teşvik edilirse, hem davranışın kalıcılığı sağlanır hem de çocuğun işbirliği ve kendi kendine karar verebilme becerilerini gelişir.
Teşvik edici örnek mesajlar:
-
Sen yardım edince işler çabuk bitiyor.
-
Sana güveneceğimi biliyordum.
-
Teşekkür ederim
-
Aferin, seni takdir ediyorum.
Sınır belirlerken dikkat edilmesi gerekenler;
-
Mesaj vermede söz önemlidir fakat davranış sözden daha etkili ve önemlidir. Bu nedenle sınır koyarken kurallarınızı davranışlarınız ile mutlaka destekleyin.
-
Anlaşılır ve net olun. Az ve öz konuşarak mesajı net verin.
-
Konuşurken ses tonunuza özen gösterin.
-
Sınırların dikkate alınmaması durumunda karşılaşabileceği sonuçlar hakkında açık bilgi verin.
-
Sözlerinizi her zaman davranışlarınızla destekleyin.
Çocuğum anaokulunda kurallara uyuyor. Hatta bazen öğretmenin anlattıklarına şaşırıyorum. Fakat evde olumlu davranışların tam tersini yapıyor? Neden?
Sınır belirleme, kural oluşturma ve kurallara uyma süreci organiktir. Yani hem aileyi hem okulu hem de çevrenin bu süreçte en etkin rolü oynarlar. Kuralların ve çocuğa yaklaşımın aynı olması davranışlarda süreklilik kazanmamıza olanak sağlar. Yani okullarda kazandırılan yönergelere ve kurallara uyma alışkanlığının evde ve dışarıda da devam ettirilmesi doğru yollarla ve metodlarla ilerlenmesi davranışlarda istenen sonuçları almanıza olanak sağlar. Çocukların ev işlerinde sorumluluk almaları, arkadaşlık ilişkilerinde ve okul kurallarını uygulama arasında pozitif bir kolerasyon vardır.
Ev ödevlerinin yapılmasında sınırların önemi nedir?
Bir zaman çizelgesi oluşturup ve her zaman çizelgeye göre ilerlemek sınırları çizmek için öncelikli hedef olmalıdır. Böylece kuralları baştan belirlemiş olursunuz. İlkokul öğrencileri için haftalık ödev listesi öğrenciye düşen sorumlulukların belli olmasına ve zamanını etkili yönetmesine olanak sağlar.
Ödevlerin yapılmadığı durumlarda her zaman öğrenciden hesap istenmelidir. Bu hesap azarlama ya da bağırma şeklinde olmamalıdır. Ödevlerin yapılmadığı durumlarda dersten sonra oyun hakkını kaybetmek, arkadaşını çağırmamak ya da teknoloji zamanından mahrum bırakılmak şeklinde olabilir.
Sınırları belirleme ve onları uygulama konusunda söz ve davranışlar arasında ne kadar tutarlılık varsa, başarı o kadar yakındır. Bu tutarlılıkla çocuk sınırları zorlamaktan vazgeçer ve işbirliği yolunu seçer.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.